Dünyada, bilhassa doğuda olup biteni görüp yaşam istenci sarsılmamış insan pek azdır. Hayat öyle sert bir rüzgârdır ki, günü gelir yüreğin en temiz bahçelerini bir otun dahi zor bittiği çorak topraklara çevirir.
Ne diyordu bir ana: “Dünya denen felaket fabrikasına melek giren, şeytan çıkar.” Buna rağmen nadir de olsa, bu felaket fabrikasında yüreğindeki gül bahçelerini korumaya çalışan, temiz yürekli insanlar yok değildir.
Bu insanlar, yağız atların tozu dumana kattığı, yiğidin harman olduğu, bilinmeyi bekleyen bin bir gizi ve güzelliği ile doğunun o sert coğrafyasında yaşarlar. Yüzyıllar boyu süre gelen fırtınalara karşı yüreklerini öyle bir korumuşlardır ki, bu şefkat ve merhamet bahçelerini görmek çok az kişiye nasip olur.
Bu bahçeler, vefakar ve bir o kadar merhamet dolu ellerin açtığı yufkalarda gizlidir. Öyle şefkatli, merhametli ve narin eller değer ki, öyle emektar eller özen gösterir ki, gören gözün kendini alamayacağı güzellikte ve zerafettedir.
Lisanımızda dahi hayata inat yer etmiştir “yufka yürekli” diye. İşte bu yüzdendir ki, yufka, korumamız gereken değerlerden biridir. Yufka Doğu’nun şefkatidir, güzelliği ve zerafetidir.
*Gümüşhane Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü Öğrencisi