4. Başyazı
Değerli Okuyucularımız!
Yine, söz bahçesinden derlediğimiz bir sayıyla karşınızdayız. Yine usta kalemlerle genç kalemleri sizler için bir araya getirdik. Yine, dopdolu yazı ve cıvıl cıvıl görsellerle bir yürek harmanı oluşturduk. Hayırlı, uğurlu ve bereketli olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.
Dergimiz Genç Yürekler’in ilk sayısından bu yana yaklaşık dokuz ay geçti. Söz verdiğimiz gibi, üç ayda bir gönül hanenize misafir olduk. Aslında çok tuhaf bir zaman diliminde yayın hayatına başladık. Birinci sayımız çıktıktan hemen sonra “korona virüsü” denilen bir Çin salgınıyla karşılaştık. İkinci sayımız, sokağa çıkma yasaklarının en yoğun olduğu günlerde basıldı ve dağıtıldı. Üçüncü sayımız yaz tatiline denk geldi. Bütün okullar kapalıydı, sıcakların rehaveti vardı; ancak durmadık. Şimdi dördüncü sayıyla yolumuza devam ediyoruz. Hamd olsun!
Evet, yolumuza devam ediyoruz. 17 kişilik yayın kurulu, 26 kişilik danışma kurulu, 100’e yakın temsilci; yüzlerce okurumuz ve sevenimizle yola devam ediyoruz. Son zamanlarda, sosyal medya mecralarında çokça paylaşılan Dücane Cündioğlu’na ait sözün ideal ve idrakiyle yolculuk ediyoruz: “Yürümeye devam et; yol, insanı terbiye eder.”
Üçüncü sayımızın kapağının çok beğenildiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Bir deniz feneri çizimiydi malûm. Karanlıkta gemilere yol gösteren deniz feneri… Bu sayıda da bir köprü çizimini kullandık kapakta. İki kıyıyı birbirine bağlayan, nehirlerin altın bileziği bir köprü… Zihinlerde ve gönüllerde güzel bir imge kalsın istedik. Maziyi âtiye bağlayan bir yürek köprüsü kuralım dedik. Şiir, hikâye, anı, günlük, deneme, biyografi, eleştiri, mizah, resim ve çizimlerle genç kardeşlerimize millî kültür dünyamızdan bir buket sunalım, diye düşündük.
Sevgili Dostlar!
Ülkemizin ve dünyanın gündemi her zamanki gibi karmaşık, hızlı ve dolu. Ben tabi hepsini, bu iki sütunluk alanda anlatacak değilim. Zaten dergimiz de her konudan ve her alandan bahseden bir yayın organı değil. Sınırımız, hattımız ve hududumuz belli. Biz; kültür dünyasında, sanat hayatında ve edebiyat ikliminde kalarak; özellikle, genç kalemlere imkan ve fırsat sunan mütevazı bir dergiyiz, bir gönüldaşlar topluluğuyuz. Yazılarımızla, şiirlerimizle, görsellerimizle gençlerin iç dünyalarında yazma, okuma, düşünme ve güzel ameller konusunda bir arzu oluşturabilirsek ne mutlu bize.
Ülkemizin ve dünyanın ağır siyasî, ekonomik ve sosyal konularına değinmeyeceğimi ifade etmiştim. Ancak birkaç önemli mevzu vardır ki bunları yazmazsak tarih ve insanlık önündeki hesabımız çetin olur: Bunlardan birincisi, Can Azerbaycan ile kukla Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ konusu. Dağlık Karabağ bölgesi, Azerbaycan toprağıydı. Ermenistan; burayı, 1991’de, SSCB’nin dağılması sürecinde işgal etti. Azerbaycan Cumhuriyeti yeni kurulmuştu. Yeni kurulan bir devletin siyasi, ekonomik ve askeri gücü elbette olamazdı. Yıllardır diplomatik yollarla Azerbaycan, Karabağ’ın Ermeni işgalinden arındırılmasını talep etti. Bırakın işgalden vazgeçmeyi, 1992’de Hocalı katliamıyla Ermenistan, tarihe kara bir leke daha sürdü.
Azerbaycanlı soydaşlarımız, kendi öz topraklarında hür ve bağımsız bir yaşam için onur savaşı veriyorlar. Dağlık Karabağ bölgesindeki her bir Azerbaycan Türkü, istiklal ve istikbal mücadelesinde. Bu mücadelelerinde canımız, kanımız, özümüz, inancımız bir olan gardaşlarımıza Cenab-ı Hak’tan muzafferiyet niyaz ediyoruz. Yaşasın, hürriyet ve namus için göğsünü siper eden Can Azerbaycan!
İkinci konu, Doğu Türkistan… Yeryüzünde zulüm de bitmiyor de mazlum da. Komünist Çin Devleti; akıl, insaf, vicdan ve insanlığa karşı adeta savaş açmış durumda. Doğu Türkistanlı soydaş ve dindaşlarımız, akıl almaz yöntem ve usullerle asimile edilmeye çalışılıyor. Dünyanın gözü önünde Çinlileştirme politikaları uygulanıyor. Öz be öz bir Türk topluluğu; dininden, kültüründen, özünden koparılmaya çalışılıyor. Daha önceki sayılarımızda Ahsen Yıldız kardeşimiz, Doğu Türkistan’daki insanlık dışı uygulamalara yer veren bir yazı kaleme almıştı malûmunuz. Hürriyet, bir insanın ve bir toplumun; ekmeği, aşı, suyu ve havası gibidir. Hürriyet, insanın ve insanlığın yaşama ve ayakta kalmasının yegâne şartıdır. Hürriyet haktır; verilmez, alınır. Bir gün, Doğu Türkistan Türk’ü de, Çin zulmünün prangalarını kırar ve hür yaşamanın doyumsuz tadını alır. Buna inanıyoruz!
Azerbaycan Türk’ünün yükselen hilalini çekemeyenler, Doğu Türkistan hilalini söndürmek isteyenler, Kıbrıs Türk’ünün hilalini yok etmeye çalışıyorlar. Yavru Vatan Kıbrıs, yakın bir zamanda yapılan demokratik seçimlerle büyük bir tehlikeden kurtuldu. Çok şükür oyun bozuldu. Kıbrıs Mücahidi Rauf Denktaş’ı rahmet, minnet ve özlemle anıyoruz. Kıbrıs; Türkiye’nin güney kalesidir; Türk’tür Türk kalacaktır!
Aziz Kardeşlerim!
Cumhuriyetin ilanının 97. yılındayız. 2023’te, 100. yılında, daha büyük bir coşku, istek ve hevesle kutlayacağız inşallah. Sadece kutlamak yeterli olmaz; anlayacağız, idrak edeceğiz. Cumhuriyet, bir milletin; hiçbir kişi, kurum, mevki ve makamın etkisinde kalmadan, hür fikir ve hür vicdanla kendi kendini yönetme biçimidir. Demokrasi ile taçlanmış, millî irade ile olgunlaşmış, toplumsal istişare ile şekillenmiş bir idare şeklidir. Bağımsızlık, hürriyet, istiklâl ve istikbalin ana yoludur. Kur’an’ın mesajları ve Hz. Peygamberin uygulamaları, bize cumhuriyet ve demokrasi fikrini işaret etmektedir.
Cumhuriyeti bizlere armağan eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrosuna minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun! “Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir.” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü minnet ve özlemle anıyor ve 10 Kasım vesilesiyle, ruhuna fatihalar gönderiyoruz.
27 Aralık, Gazi Mustafa Kemal’in Sivas ve Erzurum Kongrelerinden sonra Ankara’ya geliş tarihi. Aynı zamanda İstiklâl Marşımızın şairi, yerli ve millî kalem; ahlak, erdem ve kişiliğin şahsında mündemiç olduğu mütefekkir, Mehmet Akif Ersoy’un ebedî âleme göç ettiği bir tarih. 1936’da Hakk’a yürüyen Mehmet Akif; bir Kur’an, ilim, hakikat ve diriliş bülbülüydü. Haksızlığa, zulme, cehalete, baskıya karşı asaletin ve hürriyetin sesiydi. Ruhu şâd olsun!
…
“Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.”
Kıymetli Okuyucularımız!
Dergimizle ilgili her türlü duygu, düşünce, yorum ve önerilerinizi bekliyorum. İyi okumalar diliyorum. Yeni bir yılda, yeni bir sayıda buluşmak üzere… Allah’a emanet olunuz!