Bıyıklarımın terlemeye başlamasıyla birlikte şiir talimlerim de başlamıştı.
Osmaniye Ticaret Lisesi’nden mezun olduğumda Hüzünlerimin Düğünü isimli şiir kitabım ile kendi kendime artık kitaplı bir şairim diyordum. 1982 yılında Osmaniye Merkez Ortaokulu salonunda on üç şairin katıldığı bir şiir sergisi açtığımızda Bestami Ağabey de henüz çiçeği burnunda bir edebiyat öğretmeni olmalı; ama birbirimizden haberimiz yoktu ve şiir sergisinde yer almamıştı.
1984 yılında yine aynı, yine bir şiir sergisi açmıştık birçok şair ile, ilk defa orada karşılaşacaktık. Bir öğretmen arkadaş, Yetik Ozan’ın Atmaca Uçurumu’nda bir şiirini, kendi şiiri gibi sergiye almış; bunu fark edip rahmetli A. Neşet Dinçer Ağabeye, ‘Bu şiir bu adamın değil.’ dediğimde; “İşine bak çocuk, koskoca öğretmen, başkasının şiirini kendi şiiri olarak buraya alır mı?” diye tatlı sert bir çıkış yaparken, yanımızda o esnada tanıştığım Bestami Ağabey vardı. Ben de ‘Müsaade ederseniz gidip o şiir kitabını getireyim, şiirin kimin olduğunu görün.’ deyip bir bisiklete atladığım gibi kitaplığımdaki Atmaca Uçurumu kitabını getirdim ve ilgili sayfayı gösterdim. Bunun üzerine o şiirle birlikte o öğretmenin diğer şiirleri de sergiden kaldırıldı.
Bu şiir sergisi ile başladı Bestami Ağabey ile tanışıklığımız. Muhtemelen o zaman askerden yeni gelmiştim. Atatürk İlkokulu müsamere salonunda şiir sergisine katılan şairlerle yapılan bir toplantıda dergi fikri ortaya atıldı. Hem Osmaniye’nin en eski caddelerinden aynı zamanda bir okulun adı olan ve güneyden akmaya başlayan bir sanat ırmağı adını taşısın diye derginin adını Güneysu koyduk. Osmaniye Adana’ya bağlı bir ilçeydi. O zamanın Osmaniye Kaymakamı Cengiz Kentli’nin de şair olduğunu öğrendik. Bu da bir ilçenin en büyük mülki amirinin de sanata destek olacağı anlamını taşıyacağından 1 Şubat 1985 yılında Güneysu sanat ırmağı akmaya başladı. Bu arada Bestami Ağabey, Tercüman Gazetesinin açmış olduğu bir şiir yarışmasında “Bu Sevdanın Sırları” başlıklı şiiri ile mansiyon ödülü almıştı.
Yorum Yapın