loader image

Gökyüzü Hıyabanı

 

Ey dolunayı avucunda koruyan yorgunluk

Bir düş bitimi seni gerçek kılınca

Toprağın yakıldığı, ağaçların asıldığı diyarlar boyunca

Dökül bütün ruhunla ki rüzgâr kırılsın

Seferinde ağır ağır hecelersin göğsünden sökülenleri

Unutma ki, anıların nepotizmidir çocukluk

Su yürür kımıl kımıl yerini sevdikçe

Bilirim sen de böyle vakarını takınırsın

 

Sarıldığında, bazen bilmecelerden girifttir kelimeler

Bir kumrunun sığındığı sokakta bulursun masumiyeti

Ve kendinle savaşmanın

Deftere asla yazılmayacak tarihçesini

Bir şiir yakarsın her gün

Yağmurun darp ettiği gözyaşını taşıyarak

Ilık bir şarkı mırıldanırsın siyah bir yıldızın işittiği

Parlayan beyaz elini göğsünde saklarsın habersizce

Güneşin çektiği ağrıları omzuna saplayarak

 

Firuzelenir gökyüzü

Alazlanmaya hazırlanan dağların burçlarına

En güzel hasleti bırakır

Temaşa eden her şeyden kayıtsız kalır halin

Saçları en güzel şekilde dalgalanan kavmin

En körpe torunlarıdır sana seslenen

Yanağına dokunur da kaküllerin

Nefes almaktan caydıran heyecanı tutarım içimde

Patika yolların sanatıyla ilmeklenir bulutlar

Bir kurşun şakağımı sıyırmak için kanat çırpar

Yaklaşır dudak sıcaklığında yakışı

Akmayan kanıma teyel hattı çektirir

Saçlarımın saçağından aniden düşerek

Gölgende mevzilenen ışıklar yarışı cümleler

İlga edilmiş çehrelerden geçerek

Aynalardan okuruz nefeslerimizin güzergahını

 

Tulpar kanadının çıkardığı kıvılcımlar

Şafağa kızıl çizgisini bahşederken

Aşikardır tebessümler

Delişmen tayları keskin gözler seçerek

Atıyla gömülen kahramanın edasıyla

Bir defa daha

Ömrümü mahmuzlar