-Anadolu’mun Yorgun Emekçilerine…
Fecrin ışıkları bekler gözlerinin ferini
Er meydanı karşılar yorgun emekçilerini
Çırpınır tüm sokaklar alın terine aşina
İnsanlık enkazı taşır birikmiş yarınlara
Sessizce süpürür umursamadıklarımızı
Boş vermişçesine silip attıklarımızı
Süprüntü duymaz insanlık, hayli sağır
Ne madalya var ucunda, olsa da; dertler ağır
Ne yapsın? Burun buruna çeker hastalığı
Çer-çöp bir dünyada umut: Ekmek kapısı
Gün gelir cömertçe telefonuna uzanır elleri
Hocasını bekleyen çocuğa dakika seferberi
Kimi zaman sorulur: “Dayı, ateşin var mı?”
İzmarit atacağını bilse de tevazudan yardımı
Huzurun için uğraşır isimsiz kahramanlar
Şehrin yüzündeki şıklıkta onların imzası var
Hürmetle yanında çok görmezsen “Kolay gelsin”i
Hissedersin ruhundaki tebessümün resmini
Anne şefkati cefakâr, temkinli ve sessiz
“Aman uyanmasınlar, milletin derdini çekeriz”
Şükran ve minnet yazılır boynumuzun borcuna
Bilirim, razı değilsin şehrin boğulmasına
Geçenlerde sokakta: “Çöpçü” güya hakaretmiş
Kokusuna aldırmaz, ağzını toplar kirli poşetlerin
İçine attıkça derdini, edepsizler birikmiş
Ben taşlamasam, sonu gelmez üren kelbin
Öyleyse onlar
Kuddüs gemisinin halis kürekçileri
Hayır, “Çöpçü” değil onlar
Temiz diyarların yorgun emekçileri
*Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrencisi