Ne acayip haller içerisindeyim bir bilseniz.
Beynimde bir örümcek geziyor sanki.
Bir şeyler eksik hayatımda bilinmez.
İyilik adına kan bağışında mı bulunsam?
Ya da yolda yürüyen birine çelme mi taksam,
Bilemedim.
Bildiğim tek şey, çok bilmişleri sevmediğim.
Kafam çok karışık yani azizim.
Umarım bir misyoner kesmez yolumu.
Kesse de ne bileyim, imandan şüphem yok!
Kestirebiliyorum hâlâ sağımı, solumu.
Tek şüphem, iman tahtamdaki ağrı.
Âşık mıyım? Kriz mi?
Bir tabibe görünmeliyim.
Görünmezlik iksiri içip,
İç organlarım ağrıyor şikayetiyle,
İncil’in arasındaki yüz dolardan,
Sadece Afrikalı aç Müslümanlar haberdar sanıyordum.
Neyse ki, hiç misyoner tanımadım hayatımda.
Belki biraz yürüyüş iyi gelir, merkez soldaki benliğime.
Belki bir sokak kedisine şarkı söylerim.
Ya da bir taksi durdurup, camdaki silüetime hayret ederim.
Yan, kafam kazan gibi anlayın işte!
İçinde on tilki, onunun da kuyruğu yok bilin ki!
Faydası olur mu, bilmem ama,
Çimlere basmadan ellerimin üzerinde yürürüm belki.
Belki de bir bankta, gazetemin ortasını delip insancıkları izlerim.
Zavallı insancıklar!
Sahi, banka mı soysam tabeladaki faizlere inat?
Bankodaki güzel kız buna engel oluyor her deneyişimde.
Bütün bankacı kızlar güzel ve dahi topuklu giyiyorlar neden?
İçeride yenen faizi bastırmak için belki de.
Tak tak tak tak…
Bu yürüyüşten bir vezin çıkarmaya çalışan beynime veyl olsun!
Bir müddet sonra:
“Yok deve!” diyor; Allah rızası için dilenen adam! Yok deve!
Eline bıraktığım yeni dünya çekirdeklerine bakarak,
Yeni dünya düzeninden dem vururken, ağzı salyalı sarı domuzcuk,
Amerikan rüyasında yastığını ıslatan tv muhabirine sayıklıyor.
Newyork sokakları eskisi kadar tekin değilmiş şu sıralar.
Tam bu arada bir cinayete şahit olsam ne korkunç olur!
Aman Tanrım!
Süper kahramanlara iman etmiş sade bir Amerikalı kadar, soğukkanlı olamam.
Toplumca çıldırdığımız şu günlerde,
Aklı yitiklerin birliğine ne kadar ihtiyacımız var!
Meczupların dahi hizipleştiği şu dünyada,
Aklıma mukayyet ol sen Rabbim!
Hayr olsun!