loader image

Şair – Yazar – Sanatçı Ahmet Efe İle Mülakat

Genç Yürekler: Şair, yazar ve sanatçısınız. Bunlardan hangisi ile daha çok kendinizi tanımlıyorsunuz?

Ahmet Efe: Bazı şiir kitapları yanında romanlar, hikâyeler, biyografik eserler ve ansiklopedik kitaplar yayınlama fırsatı buldum. Bunların hepsini önemsemekle beraber edebiyat türleri arasında şiirin özel bir yeri olduğunu söylemeliyim. Zira bize göre: “Şiirin bir kısmı gerçekten hikmettir.”

İş böyle olunca “Hikmet mü’minin yitik malıdır ve nerede bulursa onu alır.” kavlince şiir sanatı ile uğraşmaya, güzel şiirleri bulup okumaya ve en azından benzerlerini yazmaya çalışıyoruz.

 

Genç Yürekler: Sanatçı yönünüzü de biraz açar mısınız?

Ahmet Efe: İlim, kültür ve sanat; medeniyetlerin vazgeçilmez esaslarından olduğu için bunlarla uğraşmak gerekmekte, toplum içindeki birtakım kimselerin bu yolda yoğunlaşması icap etmektedir. Biz de genç yaştan itibaren sanat ve edebiyatın çeşitli dallarıyla uğraşmaya başlayıp, konuyla ilgili araştırmalar yapmaya, yazılar neşretmeye gayret ettik. Bir yandan iyi şiirler yazmak isteyip, öte yandan güzel sanatlarımız arasında bulunan hat, tezhip, minyatür ile ilgilenmeye, çeşitli grafik düzenlemeler yapmaya; afişler, kitap kapakları, kartpostal çalışmaları gibi işlerle uğraşmaya devam ettik.

Daha sonraki yıllarda ahşap el işleri ile de ilgilenerek bazı çalışmalar ortaya koyduk. İşimiz daha çok kitaplarla ilgili olduğu için asıl yoğunluğu yayıncılık sahasına verdik. Çocuklar için kitaplar neşreden bir yayınevinde ve çeşitli gazete ve dergilerde çalıştık. TV’ler için çocuk filmleri ve radyo programları hazırladık. Bütün bunlarda ne kadar başarılı olduğumuzu şimdilik bilmiyor, iyi niyetlerimizin mükafatını Rabb’ımızdan diliyoruz.

 

Genç Yürekler: Şiir nasıl başladı?

Ahmet Efe: Henüz ilkokul çağlarında iken babamın yazıp bize okuduğu şiirleri duydum. Ağabeyimin kendisi için hazırladığı antolojiyi görüp içindeki şiirleri okudum. Birçok büyük şairle onun defteri sayesinde tanıştım. Daha sonraki yıllarda şiir yazma isteğim büyüdü ve özellikle İmam-Hatip Okulu’nda yatılı olarak okurken arkadaşlarla beraber bu konu üzerinde çalıştık. Her birimiz yazdığımız şiirleri okuyor, birbirimizle paylaşıyor, kendi çapımızda bir edebi mektep kurmuş oluyorduk. Yine okulda duvar gazeteleri çıkarttık. O dönemde yayınlanmakta olan dergi ve mecmualara şiirlerimizi gönderip yayınlanmasını bekledik.

Bilhassa “Pınar” isimli dergi ile ilgiliydik ve ilk şiirlerimiz, yazılarımız bu dergi aracılığı ile piyasaya çıktı. “Pınar” gerçek bir okul gibiydi ve bizim edebi azmimizi, zevkimizi, anlayışımızı şekillendirdi. O zamanlar edebî ve sosyal faaliyetlerimizi bütün hızıyla sürdürdüğümüz okulumuzda açılan yarışmalara katılıp kendimizi geliştirmeye çalıştık. Bu sayede şiiri daha çok sevip, daha çok okumaya ve yazmaya gayret ettik. Şimdi o günlerin üzerinden 40 seneden fazla zaman geçmiş ama bizim heyecanımızın bittiğini söyleyemem. Yine şiir yazıyor, yine yeni şeyler söylemeye gayret ediyoruz.

 

Genç Yürekler: Şiir tarzınızı biraz anlatıp, sevdiğiniz bazı mısraları bizimle paylaşır mısınız?

Ahmet Efe: Şiirde klasik tarzı tercih ediyor, daha çok aruz ve hece vezni ile yazmaya çalışıyorum. Zaman zaman serbest şiir dediğimiz şekle uygun şeyler yazmış olmama rağmen halk ve divan edebiyatımızın ortaya koyduğu tarzı beğeniyor ve aslında şiirin mana yanında vezin ve kafiyeden ibaret olduğu inancını taşıyorum. Zira bana göre şiiri nesirden ayıran şey budur. Şimdi serbest şiir denilen şey daha çok nesre benzemekte, çok karmaşık ve anlaşılmaz sözler şiir diye takdim edilmektedir. Bunları öteden beri yadırgıyor ve kendi üslubumu bulmaya çalışıyorum. Bana göre şiir, manası yanında musikisi de olan bir şeydir ve musikide nota olmazsa olmazlar arasındadır.

Şimdi daha önceki dönemlerde yazdığım bazı mısraları sizinle paylaşabilirim.

 

“Nazenîn Leylâmıza başka hâl olmuş bugün

Gönlümüz devletinde ihtilâl olmuş bugün”

“Gez cihanı a yârim baştan başa gez, dolaş

Bulamazsın ben gibi bir yâr-i vefâdârı”

“Sen zulmetin tahtını parçalarsan bu yurda

Dolunaylar ışıtmış bir soylu zaman gelir…”

 

 

Genç Yürekler: Yayımladığınız dergi, kitap vb. konusunda bize neler söyleyebilirsiniz?

Ahmet Efe: Yüce Rabbimize şükürler olsun ki, şimdiye kadar pek çok kitap neşretme imkânı bulduk. Bunlar değişik yayınevleri aracılığıyla okuyucusuna ulaştı. İnternet sitelerinde bütün kitaplarımızın adları duyurulmuştur. İsteyen kardeşlerimizin oraya bakmasını rica edeceğim. Zira burada hepsini teker teker saymaya gerek yok. Ancak şunu belirtmeliyim ki bu kitaplara ve konularına bakıldığında geniş bir zaviye görülecektir. Aralarında şiir, hikâye ve romanlar olduğu gibi, çeşitli ansiklopediler, biyografik eserler, minyatür çalışmaları ve hatta şehir ve tarih kitapları bulunmaktadır.

Kaderimizde birçok konuyla ilgili çalışmak varmış. Bazıları “Bir konuda ihtisaslaşmak iyi olurdu” diyorlarsa da ben buna katılmıyor, kişinin bu sahalarda tamamen özgür çalışmasını savunuyorum. Üstelik ihtisaslaşmayı da çoğu yerde sakıncalı buluyor, hürriyeti daralttığına inanıyorum. İnsan, özgür bir varlıktır ve faydalı bulduğu her işle uğraşacak kabiliyettedir. Yardım ve başarı ise ancak Allah’a aittir.

 

Genç Yürekler: Ahmet Efe şiiriyle, sanatıyla, yazı ve kitaplarıyla kime ne söylemek istemiştir?

Ahmet Efe: Elbette bizim sözümüz önce milletimize, daha sonra bütün insanlığadır. Hayrı ve Hakkı tavsiyeden ibaret olan mücadelemizde bundan başkası da düşünülemez. Biz “Sanat sanat içindir.” diyen kesimden değiliz. Hikmet olarak gördüğümüz her şeyi başkalarıyla paylaşmak asıl amacımızdır. Asırlar içinde kaybolmaya yüz tutmuş asli değerlerimizi hatırlatmak, dinimiz ve inancımızla ilgili kuralları gündeme getirmek, kendi öz benliğinden uzaklaştırılmaya çalışılan yavrularımıza kendi kültür ve medeniyetleri ile bilgiler sunmak en üstün gayemizdir. …

 

(Mülakatın devamı 4. sayımızdadır.)