Sevda göğünde kanatsız uçuşumu
İsmail’in dili sanır eller beni
Aşk celladın boynumu vuruşunu
İbrahim’in eli sanır eller beni
Muştu taşır lale bakışı ezelin
Şah beytiyim bir Fûzûlî gazelin
Ay yüzlü, çağla gözlü bir güzelin
Mecnun kulu sanır eller beni
Ateşler denizini mumla geçen
Hazanda nice gök ekinler biçen
Havz-ı kevseri yar elinden içen
Hünkar-ı Veli sanır eller beni
Bir yağmur kokusu, bir yudum ışıksın
Her şafak beklenen yerden çıksın
Bütün çöller Leyla çiçekleri açsın
Yediveren gülü sanır eller beni
Bir tufan ile kırılacak kanatlar
Şaha kalkar “ağzı köpüren atlar”
Şol göz yumup açmış gibi hayatlar
Seherin yeli sanır eller beni
Eyyüp sabrı ile şafağı bekleyerek
Denizleri yaran asadır bu yürek
Şeb-i arus da ölüme gülerek
Divane deli sanır eller beni