Cem Arslan: Merhabalar! Kırgız Özyaman kimdir? Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?
Kırgız Özyaman: 1981 Şubat’ında Manisa’nın Belen Kasabasında dünyaya geldim.1983-84 yıllarında babamın ve annemin görevleri nedeniyle büyük şehir İstanbul’a biz de taşındık. Bu taşınma ile ilgili her ne kadar hatırlaman imkansız deseler de kamyonla ilk kez tünelden geçişimizi unutamıyorum.
Böylece eğitim öğretim hayatıma Fatih’te, 5 yaşında iken başladım.10 yaşındayken babamın beni konservatuar sınavına sokması ile müzikal yeteneğim tescillenmiş oldu. İ.T.Ü. Türk Müziği Devlet Konservatuarı öğrenciliğim, 1991 ile 2001 arası yıllara tekabül eder. 2001 Eylülünde de Adapazarı Hacı Zehra Akkoç Kız Lisesi’ne müzik öğretmeni olarak atandım. Pek çok okulda müzik öğretmenliği yaptım; halen Büyükçekmece’de bir lisede öğretmenliğe devam ediyorum. 2 çocuk annesiyim.
Cem Arslan: Mesleğiniz üzerine ne gibi eğitimler aldınız mı? Öğrenebilir miyiz?
Kırgız Özyaman: Az önce belirttiğim gibi bence Türk Müziği’ni en iyi hocalardan öğrenebileceğim bir okulda İ.T.Ü. Türk Müziği Devlet Konservatuarında okudum. Öğretmenliğimin 15. senesinde eğitim ile ilgili kendimi geliştirmek adına Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde Yönetim ve Organizasyon alanında master yaptım. Eğitim çok uzun ve sürekli değişimle gelişen bir yolculuk. Yolculuğum bitti mi? Hayır.
Cem Arslan: Ses sanatındaki yeteneğinizi ne zaman, kim keşfetti?
Kırgız Özyaman: Babam Bünyamin Aksungur, Türk dünyası ülkelerinde tanınan bir müzik araştırmacısıdır. Beni ilk keşfeden kişi babamdır. Babamla, 4 yaşından itibaren konserlere katıldım. Basit düzeyde şarkıları bana okuturlardı aslında, böylelikle yeteneğim herkes tarafından fark edildi.
Cem Arslan: Müzikte kendinize has bir üslubunuz var mı?
Kırgız Özyaman: Şöyle söyleyeyim, dinlediğinizde bu Kırgız diyeceğiniz nağmelerim var. Orta Asya, biraz Türk müziği nağmeleri ile birleşince sanırım ortaya ben çıkıyorum.
Cem Arslan: Nasıl bir aile (müzik) ortamında büyüdünüz?
Kırgız Özyaman: O konuda çok şanslıydım hâlâ da öyle, birkaç kişi bir araya geldiğimizde enstrümanlar ortaya çıkıyor. Erkek kardeşim Köktürk, tuşlu çalgılarda, kız kardeşim Altıntarım ise, vurmalı çalgılarda çok iyidir. Genetik kodlar, bizden çocuklarımıza da geçmeye başladı. Artık bize sıra gelmiyor sanırım yaşlanmaya başladık…
Cem Arslan: Türk dünyası müziklerine ilgi duyuyor musunuz? Biraz bahsedebilir misiniz?
Kırgız Özyaman: Araştırmalara göre Hakaslar’dan Altaylar’a, Başkurtlar’dan Gagauzlar’a, Balkanlar’dan Doğu Türkistan’a 10 milyon 122 bin 46 kilometrelik bir yüz ölçümüne sahipmişiz Türk Dünyası olarak. Türk dünyasının tüm bölgelerindeki müziklerine, babam kadar olmasa da, ezgi ve sözlere vakıfım. İlk başta, yabancı gelen ezgiler, zamanla inanın çok tanıdık gelmeye başlıyor, ortak paydaları görmeye başlıyorsunuz ve anlıyorsunuz ki bir kere daha müzik, toprakları dahi birleştirebilen ortak bir köprü…
Cem Arslan: Müzik dünyanızdaki gelecek planınız (kariyer) nedir?
Kırgız Özyaman: Aslında kendi bestelerim ve söylemeyi en sevdiğim parçalardan oluşan bir albümü kendi imkânlarımla yaptım; fakat dijital ortamda bir süre satışa sunduktan sonra sadece sosyal medya üzerinde sevdiklerimle paylaşmaya karar verip satıştan kaldırdım. Artık sektör şişirme ve itibarsız halde… Bize bizimkiler yeter dedik, küçük kitlemizle sevdiğimiz şarkıları paylaşmaya devam ediyoruz.
Cem Arslan: Genç Yürekler dergisinin okurları için, müzik ile ilgili tavsiyeleriniz nelerdir Kırgız Hanım?
Kırgız Özyaman: Sevgili Cem Arslan, senin sayende Genç Yürekler okuyucu kitlesiyle tanışmış olmaktan son derece mutluyum. Hatta bireysel anlamda ilk röportajım olma özelliğine de sahip ki, bu benim için çok büyük bir kıymet. Tüm okuyuculara son olarak şunu söylemek istiyorum: Hayatta var oluş sebebimizi unutmadığımız, neyi iyi yapabiliyorsak o yönde kendimizi geliştirip paylaşabildiğimiz insanlar olmak ümidiyle, esenlikler dilerim.
Cem Arslan. Sizi tanıdığımıza memnun olduk. Sesinizle ve sanatınızla var olun. Çok teşekkür ederiz.
Kırgız Özyaman: Bize bu fırsatı verdiğiniz için ben de teşekkür ederim.