çağı sorarak
zordur bir yar sevmek
bir yar sevmek
toprakta bir çelik ardıç doğurur
besledim “sen ve sen” diyerek
sorulana “ben ve ben” diyeni
ben hep sen diyerek düşledim
ve ben düşlerimde
kilometrelerce yol gittim
yolundan dönenlere
çelik ardıcı adres gösterdim
rastladım düşümde
bir çolpan oyuğuna
çelimsiz bir bakış sindirerek
semirerek kavuğunu
döşümde bir yumru doğurarak
çelik ardıcın ağır ağır
makine seslerine kulaklarımı kapayarak
ben oralı oldum
çağın gürültülerine kaybolacağız
sen ve ben
çağ çark ederken
çelik ardıcın metalden yaprakları
meyveleri büyük bir gürültüyle koparken
leylim leylim diye inleyecek toprağa
topraktan is yükselecek
hafif bir sardunya kıpırdanışına
bir şebboy kokusu zift dökecek
hazır karanlık el vermişken
sen su damıtacaksın
ama nafile
oysaki sana çelik ardıcı
adres bellemişlerdi
sen çelik ardıca su verdin
meyvelerin doğum sancısına bakıp
kanıp elindekinin su olduğuna
bir düş zannederek her şeyi
yüreğinin kemerlerini dolandım