loader image

Altay’dan Gelen Yiğit: Suat Yalaz

Suat Yalaz, çizgi romanlarıyla, bizim gibi Türk gençlerine, Türk tarihini öğretmiş ve sevdirmiş hocamızdı. Bizler günümüzde  milyonlarca gencimizin, asker ve polisimize sahip çıkarak moral değer kabul ettiği Türk millî yazısını, kavramlarını, duygu ve düşüncelerini, ilk defa onun eserinde gördük ve sevdik. 1960’lı yıllarda gazetelerde tefrika edilen çizgi romanlarıyla tanıdık onu.

Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun senaryosunu yazdığı “Cengiz Han’ın Hazineleri” romanında, Karaoğlan Orkun barkına gidiyor, bir mağarada gördüğü Kültiğin’in nişanlısı Ulufer, onu Kültigin anıtına götürüyor, Karaoğlan, anıt yazılarını okuyordu. İlk defa  kurt başlı kılıcı, Karaoğlan’ın belinde gördük. O güne kadar sadece futbol takımı adı bildiğimiz bir ismin, ana yurdumuz Türkistan’da bir dağın  adı olduğunu “Altay’dan Gelen Yiğit”  filminde öğrendik.

Türk töresindeki ad alma geleneğini, Hüseyin Nihal’in neden “Atsız” adını seçtiğini ondan öğrendik. Karaoğlan’da çok farklı bir Türkçe kullanıyordu. Albız, Uğru, Şar, Yağı, Tamu… gibi günlük hayatımızda kullanmadığımız kelimeler, onun maceraları sıklıkla geçiyordu. Ötüken, Taşkent, Semerkand… isimleri hoşumuza gidiyordu. Suat Yalaz, o günlerde yaygın olmayan  Türk Dünyası’nın varlığından bahsediyordu.

Atatürk’e Suikastler ve İstiklal Mahkemeleri, Enver Paşa Efsanesi, Çerkez Ethem’i çizgi romanında öğretti. Soykırım savunucularının tuzağına Türk gençlerinin düşmesini engelleyen “Topal Osman Ağa” çizgi  romanını hazırladı. Osman Ağa’yı sevdirdi. Haftalık resimli kahramanlık dergisi Karaoğlan’ı yayımladı.
Yarattığı Karaoğlan, Yandım Ali… gibi tiplere Türk toplumunun gözü, kulağı, sesi, yumruğu olma görevi vermişti. Bu yönüyle de eserleri çok seviliyordu. İzmir Yeni Asır ve Sabah gazetelerinde yayımlanan “Yandım Ali, İlk Kurşun, Ferman Padişahın İzmir Bizimdir” romanları bir başka güzellikteydi. Romanında, Rumların saldırısına uğrayan Hasan Tahsin’i Yandım Ali kurtarıyordu. Suat Yalaz, 15 Mayıs 1919 İzmir’in Yunan işgali faciasına uğramasnı, Hasan Tahsin’in şehadetini, Miralay Süleyman Fethi Bey’in Yunan süngüsüyle yaralanmasını çok lirik bir şekilde çizmişti. Ne yazık ki, eşi benzeri bulunmayan bu kıymetli eserin yeniden basımı için Yeni Asır yetkilileri, İzmir Kent Arşivi Müzesi yetkilileri (APİKAM) ilgi göstermedi.

Türk sinemasına da filmleriyle adını yazdı. Uzun yıllar yaşadığı Fransa’da, Üç Silahşorlar romanının yazarı Alexandre Dumas’ın heykelinin dikildiğini, çok büyük ilgi gördüğünü görmüştü, haklı olarak benzer bir ilgiyi Türkiye’den de bekliyordu. Türk Dünyası Kültür ve İnsan Hakları Derneği’nin Kadıköy’de bir sokağa veya parka Suat Yalaz’ın adının verilmesi önerisini, Kadıköy Belediyesi cevapsız bıraktı.

Yakın Arkadaşı Aslan Eroğlu’nun gayreti ve LeMan Dergisi sponsorluğunda “Bütün Eserleri ile Suat Yalaz” Sergisi 1999 yılında Beyoğlu’nda açıldı. PTT Genel Müdürlüğü, 4 puldan oluşan Karaoğlan serisi yayımladı. “Bir Garip Bencileyin: Suat Yalaz” Sergisi Kadıköy Belediyesi Karikatür  Evi’nde 2019 yılında açıldı. Birinci Dünya Savaşının 100. Yılı; İzmir’in Yunan işgali faciasının 100. yılı gelmişti. Hiçbir siyasi yönetici eserlerinin yeniden basımını söz konusu etmedi.

Suat Yalaz, sadece çizer değildi. Yeniçağ gazetesinde uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı, karikatürleri yayımlandı. Bugünkü şöhretlerini ona borçlu olan Kartal Tibet’i, Kenan İmirzalıoğlu’nu cenazesinde görebilmeyi arzu ederdik. Kadıköy Belediye Başkanı da burada yoktu. 

Suat Yalaz’ın sanatıyla Türk kültürüne, Türk çizgi roman sanatına yaptığı büyük katkıya  tabutuna örttüğümüz Türk bayrağı ile Türk Milletinin şükran duygularını ifade ediyor, saygı ve rahmetle anıyoruz.
Cenaze törenine, Se-Sam Başkanı Yılmaz Atadeniz, Yapımcı Kudret Sabancı, Çizgi Roman Okurları Derneği Ersin Burak, Yazar Mustafa Aydemir, Selim Kızıldağ… gibi dostlar katıldı. Hepsine de teşekkürlerimizi sunuyoruz.