Mustafa Ceylan ile İktisat Bölümü Üzerine
Röportaj: Arslan Kaya*
Arslan Kaya: Merhaba Mustafa Ceylan, sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Mustafa Ceylan: Merhabalar. Ben Mustafa Ceylan. 1998’de Konya’da doğdum. 22 yaşındayım. Konya Atatürk Anadolu Öğretmen Lisesi mezunuyum. Lisans öğrenimim için 2016 yılında TOBB ETÜ’ye iktisat eğitimim için geldim. Şu an son sınıftayım ve çift anadal olarak işletme bölümünde de son sınıfta eğitim görmekteyim. Lise yıllarımda profesyonel olarak atletizm ile ilgilendim. Lisans hayatıma başladıktan sonra ne yazık ki devam edemedim.
Arslan Kaya: Ekonomi alanına nasıl yöneldiniz?
Mustafa Ceylan: Açıkçası iktisat alanına tam olarak bilgi sahibi olarak gelmedim. Tercih sırasında istemediğim bölümleri dışladığımda iktisat ve işletme arasında kaldım. Tabi ki genel olarak iki bölümü de tanıyordum; fakat teoride tam bir hâkimiyetim yoktu. Biraz şans faktörü de etkili oldu diyebilirim.
Arslan Kaya: Anlıyorum. Peki, bu alandan memnun musunuz? Gelecek planlarınızı nasıl kurguladınız?
Mustafa Ceylan: Belirttiğim gibi tam olarak bölüme vakıf olmayarak gelmeme rağmen bölümde kendimi buldum diyebilirim. Şu an için iyi ki iktisat bölümünü okudum diyorum. Gelecek açısından ise tabi ki her iktisatçı için rüya hedeflerden biri olabilecek Merkez Bankası hedefim var. Ama bunun yanında bölümümün getirdiği avantajlar sebebiyle birçok B, C, D planlarım da mevcut. Bunların yanında da akademik olarak çalışmalara devam etmek istiyorum; ama önceliğim her zaman sahaya atılmak olacak.
Arslan Kaya: Ekonomi alanını nasıl yorumluyorsunuz? Ekonominin önemini bize açıklayabilir misiniz?
Mustafa Ceylan: Özellikle ülkemizde yediden yetmişe ekonomiye ilgisi olmayan bireyler yoktur. Herkes yaşamanın gerektirdiği bir zorunluluk sebebiyle iktisadi faaliyetlerini yürütmek zorundadır. Bu açıdan ekonomi her yerdedir. Fakat iktisat alanı için şunu söylemek istiyorum: İktisat, size günlük hayatta nasıl para kazanacağımızı anlatan bir bölümden ziyade size teorik temelleri anlatan modeller üzerinden bakış açısı kazandıran ve analiz yapmaya yönlendiren bir bölümdür. Bu açıdan da iktisat öğrencilerinin büyük çoğunluğu mezun olduktan sonra zaten okulda aldığı teorik bilgiyi uygulamaz, çok farklı iş kollarına yönelirler.
Arslan Kaya: Anlıyorum. Asıl merak ettiğim konu girişimcilik planlarınız var mı? Türkiye’de girişimciliğin az olmasının sebepleri nelerdir?
Mustafa Ceylan: Girişimcilik planlarımdan çok girişimciliğe destek olma planlarım var diyebiliriz. Sebebini de ikinci sorunuza yönelik olarak açıklayabilirim. Girişimciliğin bu kadar az olmasının sebebini yeterli ölçütte destek alamamalarına bağlıyorum. Tabi ki belli başlı kurumlar ve insanlar var, girişimciliğe destek veren ama maalesef yeterli olmuyor. Kurumların ötesinde vatandaşlar da yerli girişimcilere karşı negatif yaklaşım içerisinde. Ayrıca yine önemli bir sebep olarak da girişimcilik konusunda insanların refah seviyeleri çok etkili diye düşünüyorum. Çünkü daha refah bir ülkede girişimcilik yapmak çok daha kolaydır ve insanların girişimlere iştahı vardır, yine gerekli istatistikler bunları destekliyor. Bu bakımdan girişim sayısı görece daha az.
Arslan Kaya: Peki, iktisat bilimini gençlere tavsiye eder misiniz?
Mustafa Ceylan: İktisat bölümünü üniversite tercihi yapacak liseli arkadaşlarıma mutlaka öneririm ama benim gibi yeterli ölçüde araştırma yapmadan bu alana yönelmelerini istemem. Mutlaka daha önceden araştırdıktan sonra gelmeliler. Çünkü sevilmediği zaman çok da çekilmez hale gelebilir. Derslere dair ön bilgi üzerine tercih yapılması çok daha sağlıklı. En nihayetinde mutlu olacağımız bize uygun alan olması gerekiyor bunu kendilerince teyit etmeliler.
Arslan Kaya: Öncelikle size çok teşekkür ediyorum. Son olarak okuyucularımıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Mustafa Ceylan: Tabi ki. Bence okumak ve vizyon kazanmak her zaman sizi bir ileriye taşıyacak noktadır. Bu açıdan bakıldığından bölüm, alan ve yaş fark etmeksizin okumak gerekiyor ve her zaman kendimizi güncel tutabilmemiz gerekiyor. Yeniliklerden haberdar olmamız lazım. Farklı görüşlerden insanlarla iletişime geçip her zaman kendimizi güncel ve hakim tutmamız gerekiyor. Karanlık bir yolda yürüyüşe çıkıyoruz burada önümüzü aydınlatacak elimizdeki fener ve aydınlattığımız yerde gördüklerimiz; zihnimizi, hayatımızı açtığımız yeni pencerelerdir. Bana yeni bir pencere açan Genç Yürekler Ailesi’ne de teşekkür ediyorum.
*Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğrencisi