Röportaj: Ahmet Zülküf Tınar
Konuşan: Ahmet Emin Babutçu
(Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Öğrencisi)
Ahmet Zülküf Tınar: Bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için, Genç Yürekler adına öncelikle teşekkür ederim. Kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Ahmet Emin Babutçu: Tabii ki, adım Ahmet Emin Babutçu. Bilkent’te Endüstri Mühendisliği dördüncü sınıf öğrencisiyim, Bolu/Geredeliyim.
Ahmet Zülküf Tınar: Şu anda, gençlik ve gençlerle ilgili hangi sorunları görüyorsunuz, sizce gençler için en önemli sıkıntılar nelerdir?
Ahmet Emin Babutçu: Şu anda gençlik için en büyük problem, benim kanaatim, kendilerinin ne olduğunun farkında değiller. Hepsinin bir kimlik bunalımı yaşadığını düşünüyorum. Çok ciddi bir özenme söz konusu işin açığı. Yani kendileri gibi olmaktansa ya da olmaları gibi olmaktansa başkalarının olduğu gibi olmaya nedense çok can atıyorlar. Sürekli başkalarına bir öykünme durumu söz konusu ve bu onların kim olduğunu onlara unutturuyor.
Ahmet Zülküf Tınar: Bu bahsettiğiniz sorunun çözümleri nelerdir, hangi yol ve yöntemlerle bu sorunu ortadan kaldırabiliriz?
Ahmet Emin Babutçu: Yani şöyle, çok klişe olacak belki; ama bu ancak eğitimle düzelir. Çünkü ağaç yaşken eğilir. Bir genç olarak etrafımda sıkça görüyorum ki bizim çok güzel gelenek, göreneklerimiz varken burada, üniversitede, Ankara gibi büyük bir şehirde, nedense insan onlardan uzaklaşmak istiyor. Onlar ona daha kötüymüş-çirkinmiş gibi geliyor. Fakat bunun böyle olmadığını büyüklerimize baktığımız zaman anlayabiliyoruz. Yahut bizim gibi olup da sonrasında değişen insanlara baktığımızda, onların şu anki hallerine baktığımızda maalesef bunu görebiliyoruz. Üzücü bir durum tabii. Bu insanlara, bu geleneklerin, göreneklerin olması gerektiği gibi, gelenekten kastım asıl olan, asıl olan şeyin güzel olduğunun öğretilmesi gerekiyor. Fakat her yerde bir propaganda var, tabii bunu kabul etmiyorlar da. “En büyük propaganda, propagandanın olmadığı”. Yani bir şekilde o çirkinlikler, kimliksiz hareketler bu gençlere güzelmiş gibi gösteriliyor. Ve bir kimlik bunalımı yaşanılıyor. Hepimiz yaşıyoruz bunu, giyim kuşamdan yaptığımız hareketlere, yediğimiz yemeğe kadar.
Ahmet Zülküf Tınar: Ülkemizin ve insanlığın içinde bulunduğu buhran karşısında gençliğin tavrı ne olmalıdır?
Ahmet Emin Babutçu: Bizim büyüklerimizden gördüğümüz, genç adam bir kere dava şuuruna sahip olmalı. Yerinde durmamalı, sürekli olarak bir şeyler yapmalı. Elinden gelen her şeyi yapmalı aslında. Ve ne yapıyorsa, onu en iyi şekilde yapmalı. Öğrenciyse öğrenciliğini en iyi şekilde yapmalı. Mesela siz dergide bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz, en iyi şekilde yapmalısınız. Mesela ben … şirketinde çalışıyorum, çalıştığım yere en güzel şekilde hizmet etmem gerekiyor. Çünkü bu benim sorumluluğum. Bu ancak bu şekilde çözülür diye düşünüyorum. Öte yandan işte o eskilerin hep söylediği “ulan biz sizin yaşınızdayken”, o bir geyik değil aslında. Bizden bir önceki nesil gerçekten bizim yaşımızdayken imkansızlıklar içerisinde bir sürü şeyi başarmış. Bize bakıyorum şimdi, yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda. Ama ona rağmen bir tembellik, bir atalet var üzerimizde. Gençlerin, dünyada olup bitene karşı kayıtsız kalmaması gerekiyor. Bir şeyler yapmaya çalışmaları gerekiyor ve ne yaparlarsa yapsınlar bunu en iyi şekilde yapmakla mükellefler; bunun bilincinde olmaları gerekiyor.
Ahmet Zülküf Tınar: Gençlerin bugün için; kültür, sanat, edebiyat, okumak, yazmak, düşünmek konusundaki ilgilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ahmet Emin Babutçu: Eksik. Neden eksik? Çünkü popüler değil. Gençler, popüler olan her şeyin peşinden gidiyorlar; ama bunlar popüler şeyler değil. Şu an için kültür-sanat ögeleri aslında, bugün bir şekilde dalga geçilen unsurlar. Eski şiirlerle şarkılarla bugün dalga geçiliyor. Böyle hızlı tüketilen şeyler ortaya çıkıyor “rap” gibi. Dediğim gibi gençler popüler olmayan şeylerden uzak duruyorlar. Eksik, çok kötü yani. Ve bir kurtuluş olacaksa, bir dava şuuru olacaksa, bu kültür-sanat-edebiyat ögeleriyle beraber olur, başka türlü değil. Yani şuna inanıyorum ben, biz mühendislik öğrencileriyiz, sen de öylesin. Keşke sen Mehmet Akif olsan, …’a gidip de yapacağın bir silahtansa Mehmet Akif gibi şiir yazabilsen. Ben çok daha fazla gurur duyarım. Ve kurtuluşun da buradan geleceğini düşünüyorum.
Ahmet Zülküf Tınar: Genç Yürekler Dergisi’nin okuyucularına bir mesaj vermek ister misiniz? Tavsiye ve önerileriniz nelerdir?
Ahmet Emin Babutçu: 21 yaşındayım, haddime değil. Az önce söylediklerimi tekrarlamak isterim sadece. Bunlar sadece birilerine söylediğim değil kendime de söylediğim şeyler. Güzel bir iş yapmaya çalışıyorsunuz, benim buradan gördüğüm sizden gördüğüm en azından. Sağ olun, var olun.
Ahmet Zülküf Tınar: Verdiğiniz bilgiler, düşünceleriniz ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim.