Otuzlarının başında
Çocuksu bir yüzden derin bakan gözler
Ürkütürdü beni
Kitap raflarının oluşturduğu koridorlardan geçerek
Güneşin yırtıldığı odadan
Uzadıkça uzayan selamlaşma tekerlemeleriyle çıkardık
Tenha sokakların tutanağını solurken
Dudaklarında yakamoz kıpırtısıyla
Günlüğünden dökülen kelimeler
Bilmeceler olurdu benim için
Mahcubiyetimin vaha parıltısı sandığı
Bir isimdin sen bana Firdevs
Benim için bu yeterliydi
Eskilerden bir şarkıyı yaşamaktın sanki sen
Ne yazık ki
Yüreğim sert rüzgarların elinde kaldı
Bir annenin gülüşü bile katilliği tattı
Lacivert bekleyişlerle
İlmeklenen yıldız örtüsü
Sadece kırgın bir ıraktı
Yağmur tuzağı mevsimlere girerken
Zihnimde çakıla kalan son birkaç fısıltıyı
Sen farkında olmadan
Avuç içinin beyaz karanlığında kaybolmak üzere bırakıyorum
Baksana bu şiir sonrası
Saatime tekrar tekrar baktım
Teselli için çok geç
Varılması gereken istasyon
Çoktan toprağa düştü