Gündelik yaşamda sevgi, ilgi, rikkat, irade, sevinç ve hüzünler anlıktır. İnsanlar dünya hayatında kendini unutur. Zamanın esiri, hatta oyuncağı olurlar. Oyuncağın bir ruhu yoktur; ancak insanın bir ruhu olduğu unutulmamalıdır. Ramazan bize unuttuklarımızı hatırlatmak, dağılmışlığımızı toplamak için gelir. En çok da kendimizi, aklımızı, duygularımızı, düşünce dünyamızı, ruhumuzu, hatta bedenimizi toplamayı öğretir.
Bizler, Ramazan ayında oruç tuttuğumuzu sanırız. Ancak orucumuzun bizi tutması gerektiğini göz ardı ederiz. Ve işte tam da bu nedenle, oruç tutmak kendini tutmaktır.
Oruç, aç kalındığında yoksulların durumunu daha iyi anlamaya, dolayısıyla onların sıkıntılarını gidermeye, sabrederek nefis terbiyesi yapmaya, şehvetini kırmaya, Allah’ın emir ve yasaklarına uymaya vesile olmalıdır. Diğer ibadetlerde olduğu gibi oruç ibadeti de insanı kötü söz, eylem ve davranışlardan uzaklaştırmıyor, edep ve ahlakını güzelleştirmiyorsa amacına ulaşamamış demektir. Nitekim bizlerin aç ve susuz kalmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur.
Ayrıca insan sosyal bir varlıktır ve yaşamak için başka insanlara ihtiyaç duyar. İslam, bireysellikten ziyade toplumsal hareketi öngören bir dindir. İşte Ramazan ayı ve dini bayramlar da toplumsal birlikteliklerin güçlendiği mevsimlerdir.
Bizlere son zamanlarda “Bayram nedir?” diye bir soru yöneltilse, maalesef akıllara ilk olarak tatil yapmak cevabı geliyor. Bayramda asıl amaç, insanlardan uzakta bir tatil yapmak değil; aksine eş, dost, akraba ziyaretlerine gidilerek huzur ve sevinci birlikte paylaşmaktır. Dini bayramları diğerlerinden ayıran en önemli özellik ibadetleri olmasıdır. İbadet sadece namaz, oruç, hac değil; aynı zamanda salih amel işlemektir. Allah’ın rızasına, kişinin ve toplumun menfaatine uygun, iyi bir niyet ile yapılan her güzel iş, söz ve davranış salih ameldir.
Bayramlar da aileler, elverdiğince çocuklarına, kendilerine yeni kıyafetler alır, ev temizlikleri yapılır ve bugünlere özel yiyecekler hazırlanır. Hele çocukları bayram gününde tutabilene aşk olsun. Kapı kapı dolaşan çocuklar, kapısı belki de hiç vurulmayacak olan evlere bir ses ve soluk olur. Çocuklara verilen harçlıklar ve şekerler onların bir neşe kaynağı olur.
Haydi gençler, Allah’tan bir mani olmazsa, bu mübarek günlerde aile, akraba, eş ve dostlarımızı ziyaret ederek iç içe, huzur içinde ve en önemlisi de birlik ve dayanışma içinde olalım! Hiç olmazsa, telefonla arayarak sevinçlerine ortak olalım. Hele şu zamanlarda bu duyguları yaşamaya daha çok ihtiyacımızın olduğunu da unutmayalım!
Gönüller sevgi ve huzur ile dola, bayramlar bayram ola!