loader image

“Köşenin Adı Ne Olsun?” Açılın, Genç Yürekler Geliyor!

          Ahali selam! Na’ber? Bizler süperiz. Yeni bir heyecanla, tantanalar yapmaya geldik!

         Kimseye akıl vermek gibi düşüncemiz yok; lakin hakikati, işinize yarayacak faydalı bilgileri kısa, açık ve net söylemek gibi bir mecburiyetimiz var.

          Başlıyoruz!

          Genç Yürekler dergisine ne yazayım diye düşünürken, yıllar öncesine gittim, aklımdan manyah manyah düşünceler geçti. Bunları paylaşayım istedim sizinle.

Anlayacağınız, mevzu derin be delanlı! Genç, yürek ve genç yürek denince akla ne gelir? “Gençler ne ister?”

          Yaklaş yaklaş, üç mevzu ile  biraz dalalım muhabbetin dibine…

          Bir profesör konferans vermek üzere salona girmiş. Ama bakmış ki salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş. Konuşup konuşmama konusunda tereddüde düşen professor, sonunda seyise sormuş: “Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mıyım, yoksa konuşmamalı mıyım?” Seyis cevap vermiş: “Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.”

          Bu sözlere hak veren professor, konferansa başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, konferanstan sonra da kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu onaylanmasını isteyerek sormuş: “Konuşmamı nasıl buldun?” Seyis cevap vermiş: “Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de eğer ahıra gelir, biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim; ama elimdeki tüm yemi ona verip de hayvanı çatlatmazdım.”

          Günümüzde yetişkinlerin gençlerle iletişim kurmada en önemli hastalığı; nasihat bombardımanına tutma hastalığıdır. Genç bireyimizi bir hoca, bir öğretmen, bir amca, bir dayı, bir teyze, bir abi görüyor, yakalıyor, akıl veriyor. Nasihat üstüne nasihat, öğüt üstüne öğüt geliyor. Boş boş konuşmalar diziliyor. Ağızlarının ortasına laağmacun küreğiyle vurulası bir durum… Saygıdan kimi ses çıkartamıyor kimisinin umurunda olmuyor.

          Bence gençlere nasihat vermeyi bırakın! Siz doğru olun! Adam gibi olun; onlar da dürüstlüğünüzü, içtenliğinizi, vefanızı, ahlakınızı yaşayarak, hissederek, uygulamada görsünler. Benim anladığıma göre gençler, sözlerinden çok yüreğinden anlayana kendilerini dinleyenlere seviyorlar, bu tarzdan kimselerin sözleri  etki yapıyor. Malcolm X de bunun yolunu söylüyor: “En iyi nasihat, iyi örnek olmaktır.” Bu birinci mevzuydu.

          Dikkat etmek lazım. Direkt söylemek lazım. Bu bahsettiğimiz nasıl bir delanlı/genç yürek? Hayata Genç Yüreklerin gözüyle baktığımızda ne görüyoruz? Serdar Kuzu, bu konu ile ilgili bir konuşmasında şöyle diyor: “Başarıya tapılan, başarıyla zehirlenmiş bir dünyada yaşıyoruz. Bakın, dünyanın en zengin insanlarının listesi yayınlanıyor. Bu listeye bakıyoruz aşina isimler: Bill Gates, Jeff Bezos ve Warren Buffet gibi isimler… Peki, bunların ortak bir özelliği var buna bakıyor muyuz? Mesela Warren Buffet’ın hangi hisse senetlerini portföyüne katmadığını biliyoruz, Bill Gates’in Microsoft’u nasıl bu günlere getirdiğini biliyoruz, Mark Zuckerberg ne haytalıklarda bu günlere ulaşmış biliyoruz. Ama hepsinin ortak bir yönünü unutuyoruz. Bu insanlar, hayallerinizin ötesinde kitap okuyorlar.Buna büyük bir zaman harcıyorlar. Warren Buffet, dünyanın en büyük portföy yöneticilerinden birisi. Zamanının %80‘inin parasal karşılığını düşünebiliyormusunuz? Kitaplar ne veriyor olabilir Warren Buffet’a? Bill Gates, gündelik kitap okuması haricinde, senede 2 hafta kendisine tatil veriyor sadece kitap okumak için. Bill Gates’in 2 haftasının maliyetini hayal edebiliyor musunuz?

          Kitap nedir biliyor musunuz? Kitap bir zaman makinesidir. Sizi binlerce yıl geriye götürür. Sizi binlerce yıl ileriye götürür, size geleceği gösterir. Bugünü anlatır, yaşayamayacağınız yaşamları anlatır. Size rakamlar verir, gerçekleri gösterir, yalanları gösterir, tarihi anlatır, geleceğe baktırır. Bütün bunları insanlar damıtır, ömrünü verir saçlarını ağartır ve bütün öğrendiklerini 1 kitaba yazar bunu, 1 burger king menü fiyatına (20 TL) satar. Hiçbir zaman kendinizi düşük maliyete donatabilceğiniz bir zaman olmamıştı. Hiçbir kuşakta, hiçbirinin bu kadar kitapçısı ve internet yoktu. Bize bugünü inşaa ettiler. Sizler bir sonraki borçlu olduğunuz kuşağa ne hazırlayacaksınız? Bunları düşünmeniz lazım. İkinci mevzumuz, “hayatını güzelleştirmek için okuman lazım.” delanlılar.

          Bir de hayata Genç Yüreklerin gözüyle baksak tadından yenmez:

          Genç Yürekler sözünü kimseden esirgemez, kitabın ortasından konuşur. Ya olduğunuz gibi görünün ya psikoloğa görünün anlayışındadır. “Avruba ve Amariga bizi gısganiii. Essah diyom haaa” modundadır.

          Genç Yürekler dostluktur, unutulmaz keyifli tantanalar yapar; kaliteli, faydalı bilgiler ve fikirler üretir. Genç Yürekler sevinç eker yüreklere… Onlar Atatürk’ün sözünü bilirler: “Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.” Genç Yürekler; Zarifoğlu’nun belirttiği, bulutlara şiir yazanlardır. Daima iyiliğin iyilerin tarafindadırlar, selamı yaymaktır niyetleri: “Karşındaki sana küfretti diye sen de ona küfretmeye mecbur değilsin. Bir köpek sana havlarsa sen de ona havlarsan sen köpek olursun.” Yani onların dili empatik, sempatik iletişim dilidir. Şerefle bitirilmesi gereken en asil görev hayattır: “Bir lokma ekmek için, şerefini çiğnetmeye; bir anlık eğlence için, servetini tüketmeye; bir zamanlık mevkii için, el ayak öpmeye; günlük menfaatler için, onurunu terk etmeye, bir kısım insanlara kızıp tüm insanlara düşman olmaya değmez bu hayat…” sözünü akıllarından çıkarmazlar, ona göre yaşarlar.

          Özetin özeti:

          Sevgi, bilgi, başarı, mutluluk, düşünce, iletişim, merhamet, ahlak ve hayal yürek(leriniz) var mı?

          Malum; “Bülbülle gezen güle, ördekle gezen göle gider.” Bizim bülbülümüz de, ördeğimiz de belli! Genç yürek demek bizim için “rol model” demek. Bir düşünün bakalım, sizin bilgi, sevgi, hayal, dert yürekleriniz kimler (rol modelleriniz)?

          “Yürek bilekten güçlüdür.” Hem Çinli girişimci Ali Baba ve Sakıp Ağamız (Sakıp Sabancı) da aynı fikirde ortaklar: “Akıllı bir insan, aklını yüreğini kullanır. Daha akıllı insan, başkalarının da aklını yüreğini kullanır.” Onların yaşadığı olumsuzlukları yaşayarak tecrübe edilmez.

Sözü H. Jackson Brown’un “Life’s Little Instruction Book”tan efsane bilgilerle yavaş yavaş sonlandırıyorum:

          “Adam gibi üç fıkra öğren! Sevinçlerini sakın erteleme! Her gün 30 dakika yürüyüş yap! Her yemekten önce, şükret! Kaybedecek şeyleri olmayan insanlardan kork! Çocukların, adalet kelimesini duyduklarında, seni hatırlayacak gibi yaşa! Kendini ve başkalarını affetmesini bil! Dinine ait kitabı tam anlamıyla okumak için, kendine bir yıl süre tanı! İlk yardımı öğren! Biri seni kucakladığında, ilk bırakan sen olma! Her gün 6 bardak suyunu içmeyi unutm!. Seni seven insanları koru! Cesaretli ol! Hayatına geri baktığın zaman, yaptıkların için değil, yapmadıkların için üzüleceksin. Güç, sahip olduğun mallarla ilgili değildir, unutma! Biriyle tanıştığın zaman, elini uzat ve adını söyle, ama bil ki, bunu aklında tutmayacaktır. Kalem ve not defterini hep yanında taşı. Zaman ve kelimeleri boş yere harcama, ikisi de çok değerlidir!”

          Açılın, Genç Yürekler geliyor! Hayata Genç Yüreklerin gözüyle bak, böyle daha güzel!